30 Kasım 2012 Cuma

KAYGISIZLAR

BU KONUŞMADA DALDAN DALA ATLAYACAĞIM. AKLIMA BİR ÇOK ŞEY GELİYOR, ÖZELLİKLE SEN, AMA BEN YİNE DE SENDEN BAHSETMEYECEĞİM. sizle kendimi, anılarımı ve ailemi tanıştırmadım di mi? pardon! davulda babam, ritim gitarda annem, perküsyonda abim, back vokalde ben. kaygısızlar grubu, ismini eskilerden gelen bir televizyon dizisinden alıyor. ama dizi içeriği olarak değil, direkt kelime manası olarak üstümüze alındık. herkes ensturmanı aynı zamanda karakteri. ben aslında sol back vokalim, arada atağa yardım ediyorum ama, atağa yardım sonuçta, golu atan başkası. mesela zamanında ben birini severek pas atmıştım, o ayrılarak gol atmıştı. tüm yedek sevgililer hep bir ağızdan şampiyonluk şarkıları söyledi. saflık işte. saflık demişken de, ilk ot içtiğim gün yaşadığım trajik bir olay var. arkadaşlar benden deneyimli, artık racon mudur nedir, bana çok içirdiler amk. kafamı masaya koydum, kaldırdığımda elektrikler gitmiş, ben kör oldum diye, odada bağırarak koşmuştum. bunlar hep saflık, salaklık değil. neyse, sizle ailemi tanıştırmadım diyordum, babam tuhaf bir adamdır. çocukken annemle babamın evlilik fotoğrafını gördüğümde, babamdan güzel hikayeler dinlerim diye resmi gösterip baba bu neyin resmi diye sordum, safa yattım çocuk aklımla. babam da gayet rahat bir tavırla bana, "yarrağı yediğimizin resmi oğlum" dedi. babam hep realist bir adam olmuştur, ben sürrealist. bu durum bana sinsi ve kötü etkileri oldu tabi, psikologlar boşuna çocukluğa inmiyor abi, olay beni garip taktiklere şevketti, o yüzden babamın yüzüne karşı, hediye veyahut her hangi bir şey istemedim. atıyorum oyuncak mı istiyordum? kendime günlük gibi kağıtlar tutuyordum. bir oyuncağı çok istediğimi, bunu ailemden isteyemecek oluşumu ve onları zor durumda bırakmak istemediğime dair ufak yazılar yazıp, bunları ailemin odamda görebileceği yerlere deneyimsizce saklardım. annem odamı toplamaya geldiğinde eline geçen kağıdı okur, babama anlatırdı, eminim. çünkü bir haftaya kalmaz babam eve o oyuncakla gelirdi, ben de şaşırmış numaralarıyla istediğimi elde etmenin zevkini yaşardım. tabi 20'li yaşlarda pek işe yaramıyor, denemedim değil. çocukluğuma gülle gibi inen başka bir insan da babaannemdir. utanma düzeyi yok denecek kadar az, yaşına göre genç duran ve genç atikliğine sahip biri. işte bu kadının bir gün banyodan çıkmasını bekliyordum, banyonun kapısından babaanne çık ben de banyo yapacağım dedim, su sıcak gel diye bağırıp, banyonun kapısını açtı ve ikimiz yıkandık. benim donum vardı ama babaannem çıplaktı. ilk defa meme görmüştüm, yer çekimine karşı koyamayan babaanne memesi. tam gözlerime denk geliyordu, banyodan çıkana kadar gözlerimi bir daha açmadım. çok korktum, ileriye dönük cinsel problemlerim ve memeye karşı kalıcı bir iticilik sağlayacağını düşünüyordum hep. çok şükür öyle olmadı ama hatırlayınca bir tuhaf olurum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder