24 Haziran 2010 Perşembe

Eski sevgilim Amerika'dan İstanbul'a döndü. Ben onu görmemek adına dışarı bile çıkmıyorum. Aşık olacağımdan değil, artık yeni bir şeyler olsun diye.
bir yıl oldu, bir yıl boyunca sadece uyudum ve bu süreçte saçım uzadı. bu koca bir yılın bana getirisi bir kilo gür saç ve müzik.

Dışarı çıkmadım mı? çıktım. ama pek bir şey hissetmedim.
tek başıma bir cafeye gittim. Oturdum müzik dinledim, kahvemi içtim. Daha sonra, sinamalara gittim tek başıma. Hiç iyi gelmedi, daha da kötü oldu her şey.
yalnızlık bunalımına girdim, bir süre kimseye aşık olamadım, sevemedim, hoşlanamadım.
Sonraları da, her ilgi gösterene bir şeyler beslemeye başladım. eternal sunshine of the spotless mind haraketlerdi bunlar. bu filmin adını da hiç sevmiyorum. Zaten copy paste yaptım. Yazamakla uğraşamam.

her neyse, bu aralar şarkı atıyorum herkese, iyi geliyor. Bir kız var. İsmini ifşa etmeyeyim, onla şarkı alışverişi yapıyorum genellikle, bir rahatlıyorum bir yük kalkıyor üstümden sormayın gitsin.
çok da tatlı kız, gizemli biraz ama, benim gibi. hem de arka sokakta oturuyormuş. Tabi biz sokakta dolaşan insanlar olmadığımız için, pek denk gelmiyoruz. Zaten tek muhabbetimiz, şarkı, film. o kadar entelektüel durduğuna bakmayın, öyle saatlerce film yorumları yapmıyoruz. öneriler filan.
başka da konu yok, öyle sevgiliymiş, dostlukmuş, siyasetmiş, çemberimiz çok dar. tabi ben ilk adım atan bir insan değilim o yüzden ölene kadar, şarkı ve film önerisiyle geçebilir bu muhabbetler.

bir de kübra var. bak onun adını deşifre ederim. komik kız, onla da çok filmden konuşuruz, kültürlü kız. bak onun sevgilisi yok biliyorum, çok konuştuk.
eğer internet denen şey olmasaydı ve biz tanışıp telefonla konuşmak zorunda kalsaydık, fatura türkiye'nin dış borcu kadar filan olurdu sanırım. he bu arada kontör kullanmadım nedense, faturalı telefon. vay be, bilinç altım zengin.
ne diyordum, kübra iyi kız ya, vakit güzel geçiyor. Bu aralar pek konuşamıyoruz, ben pek bir şey yapmadığım için anlatacak bir şeylerim de yok.

'Keşke Tarantino'nun benim yaşlarımda kızı olsa. gerçi bakmazdı ama, olsaydı iyi olurdu.'

13 Haziran 2010 Pazar

Eğer adınız 'O' ile başlıyorsa, hoşlandığınız kişinin yazılarındaki tüm tırnaklı 'O'ları kendinize yorarsınız. ya da ben yorarım, bilmiyorum

10 Haziran 2010 Perşembe

Yalnızlık

İçim: Nasılsın ?
dışım: iyi sayılmam, ya sen ?

içim: 2 uyku hapı içtim, dünya yavaş ve duygusuz. Sorun nedir ?
dışım: sıkılmaktan sıkıldım artık!

içim: senden bir şey isteyebilir miyim ?
dışım: tabi ...

içim: 2 gün sonra sıkıntınıda al bana gel.
dışım: Teşekkürler, ben hallederim.

içim: bak olayları kişiselleştirip, güç oyununa çevirme. Gurur yapma gel !
dışım: kolay değil, hem seni daha tam mânasıyla tanımıyorum bile.

içim: bir fikir kadar uzaktayım sadece, gel bir şey kaybetmezsin, boş bırakılan vakitten başka.
dışım: iyi tamam, uzat elini o halde ...

içim: dikkat et, hüzüne basma ...
dışım: yok yok basmam, sıcakmış içerisi.

içim: öyledir. gel sana evimi gezdiriyim.
dışım: iyi olur.

içim: hah! işte burası döl yatağı. Genelde burada dinlenirim. gel devam daha ne yerler var.
dışım: neden? neden burası, daha havadar yerler vardı.

içim: insanlar burada anlam bulur. anlamın içinde dinlenmek, duruma farklı bir anlam katar.
dışım: bence sen bir tekerlemeci olmalısın.

İçim: rutin hayata bağlanınca, uhmm... Olmuyor da değilim doğrusu.
Dışım: aaa o da ne Topun mu? var. Bakayım bi..

İçim: heyy, dur aptal, erik o miğdedeyiz şuan ...

9 Haziran 2010 Çarşamba

Oysa ki

Kalın giyinirdim o soğuk tavırlarından korktuğum için
ama sen, küçük adımlarla ilerliyordun, kendinden emin.

İlim irfan yuvalarında, oral seks hayallerine boğulurken
küçük bir kıza aşık oldum,
evet, farklı dinlerdim şarkıları,
belki de her aşk filminin ana karakteri gibi hissederdim

Ama aşk,
üzerine binlerce şarkı yazılmış bir duygu derdin, önemsizdi.

Oyasa ben,
hep üstü kapalı konuşurumdum senle,
ilanı aşk olmasın diye.

Astral seks

Kirli perdelere bakıyordu geçmişimiz,
evin en bucak köşesinde,
acı bir kahve kokusu genizlerimizi dolduruyordu,
rüyada mıydım ?


Aramıza kilometreler girmişti,
bilinç altında sevişmek yetmiyordu artık,
ama aldatmıştın beni,
O yüzden söz verdim kendime,

'ucuz kadın sevecek kadar zengin değildim ben.